DUYGU ERDOĞAN / İSTANBUL – İçeriğine yeme içme çözümlerini de ekleyen yeni nesil marketler büyümeye devam ediyor. Artık daha yaygın hale gelen marketlerin yanı sıra büyük zincir marketler de şubelerine yeme içme alanları kuruyor.
Hem esnafın, hem de küçük ölçekli yerel zincir marketlerin eleştirileri odağındaki bu ‘hibrit marketler’ tüketiciye hazır yemek, sıcak yemek, kahve/çay ve yeme içme alanları sunuyor. Benzerleri Amerika ve Güney Kore’deki gibi büyüme atağında olan marketlere yeni markaların da eklenmesi bekleniyor.
‘HERKES İŞİNİ YAPSIN’
Yeme içme hizmeti sunan marketler özellikle beyaz yakalı çalışanlar için günün çeşitli saatinde ihtiyaçların karşılanabileceği alanlar haline geliyor. Pandemi öncesi başlayan furya olumsuz sonuçlanmış, bu hibrit marketlere talep oldukça düşük kalmıştı. Şimdi yeni bir hareket başlatan marketlerin daha hızlı karşılık bulduğu görülüyor. Ancak bu büyüme, çevrelerindeki pastane, lokanta, büfe gibi küçük ölçekli esnaf ile küçük yerel marketlerin ‘işleri böldüğü’ eleştirilerini alıyor.
Tüketicinin market alışverişi yerine daha çok günlük yeme içme hizmeti veren bu alanların şu ana kadar başarılı olamadığını belirten Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Başkanı Ömer Düzgün, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ekstra bir müşteri çekme hizmeti. Bir modeldir, deneniyor, bir şey demek için erken ama herkes kendi işini yapsın, işin doğrusu budur.”
‘HAKSIZ REKABET OLUŞUYOR’
Aynı zamanda hazır yemek ve yeme imkanı barındıran marketlerin çevrelerindeki çeşitli esnafın işi için risk oluşturduğunu belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ‘haksız rekabete’ dikkat çekti. Palandöken, “Başta hijyen sorunu da var. Çünkü üretim ve yemek yapım yeri farklıdır, farklı standartları vardır. Yasanın belli boşluklarından faydalanıp hareket alanı buldular ama bunun esnaf için çözüme kavuşturulması lazım. Mali yönden de vergisi, alışı verişi ona göre değrelendirilmeli. Tüketici tarafından ise fiyatların yanlış belirlenmesi söz konusu” diye konuştu.
İstanbul Deniz Kara Büfeciler Esnaf Odası Başkanı Mustafa Şimşek ise, büfelerin git gide azaldığını hatırlatırken, “Bir de bu gibi marketlerle rekabet etmek kolay olmayacak. Büfeler masa sandalye koyamıyor, koyarsa direkt lokanta sayılıyor. Halbuki lokanta standartları farklıdır. Ama marketler bunları yapabiliyor. Büfeler de bakkallar gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” dedi.
SOSYAL MEDYA ETKİSİ
Özellikle dünyanın çeşitli ülkelerindeki sosyal medya fenomenleri, ABD ve Güney Kore’de uzun zamandır var olan; yeme içme imkanı ve ürün çeşitliliği barındıran bu marketleri sık sık ziyaret ederek takipçileriyle paylaşıyor. Günün her anında tüketilebilecek paketlenmiş yemek sunan marketler, farklı ülkelerde de tüketicinin deneyimine açılıyor. Türkiye’de de özellikle beyaz yakalıların çalışma merkezi olan ilçe ve semtlerde öne çıkan marketler, aynı zamanda metro istasyonlarında da farklı çeşitleriyle hizmet veriyor. Bu sektöre yönelik büyüme öngörüleri önceki yıllarda düşük kalsa da artık gelecek vaat ettiği hesaplanıyor.